
Prof. Dr. Harun Işık | Erciyes Üniversitesi
26 Şubat 2022 | Cumartesi 21:00
Doktora Tezi: “Maturidi’ye Göre Kaza ve Kader” (PDF)
Mâtürîdî, kaza ve kader sorununun çözümünü eylemlerin yaratıcısının kim olduğunun tespit edilmesi üzerine inşa etmiştir. Eylemlerin yaratıcısını ise fiile yönler tayin etmek suretiyle ortaya koymaya çalışmıştır. Ona göre fiilde biri yaratma diğeri de kesb olmak üzere iki yön bulunmaktadır. Bu yönlerden yaratma Allah’a, kesb ise insana aittir. İnsan kendisinde bulunan hür irade ile tercihte bulunarak eylemlerini yapmakta, Allah’da insanın arzu ve isteği doğrultusunda o eylemi yaratmaktadır. Allah’ın yaratması ile yakın ilişkisi bulunan ilim, irade ve kudretinin insan üzerinde herhangi bir baskısı ve zorlaması söz konusu değildir. Nitekim insan fiillerini yaparken kendisini hür, fail ve kâsib olarak hissetmektedir.Kaza ve kaderin insanla ilgisi, bilmek ve yaratmak bakımındandır. Mâtürîdî’ye göre kader, olmuş, olan ve olacak olan her şeyi Allah’ın bilmesidir ve ilim sıfatı ile alakalıdır. Kaza ise bu bilme doğrultusunda zamanı gelince nesne ve olayların yaratılması anlamına gelmektedir ve tekvin sıfatı ile ilişkilidir. Bu bakış açısının doğal bir sonucu olarak insan, kendisi hakkında belirlenen bir senaryoyu oynayan bir aktör olmamakta, senaryoyu bizzat yazan ve yaşayan olmaktadır. Dolayısıyla o, meydana gelen her türlü hadisede kaza ve kadere sığınmak yerine olayın nedenlerini araştırarak onları ortadan kaldırmak için bazı girişimlerde bulunmalıdır. Hidayet-dalâlet, rızık ve ecel kavramları da Mâtürîdî’nin kaza ve kader meselesi ile ilişkilendirerek açıkladığı kavramlardandır. Kur’an’da Allah’ın bir kimseyi hidayete erdirmeyi veya dalâlet üzere bırakmayı dilemesi ile ilgili ayetleri Mâtürîdî, O’nun ilmiyle açıklamaktadır. Allah, insanların gelecekte hidayeti veya dalâleti tercih edeceğini ezelî ilmi ile bilmektedir. İşte bu ilmi doğrultusunda da olayları dilemiştir. Rızık meselesinde ise, rızkın tahsisi, genişletilmesi veya daraltılmasında insanlar arasında herhangi bir ayrım söz konusu değildir. Böylesi durumlarda emir tamamıyla Allah’a aittir. Bir sebebe binaen ya da sebepsiz olarak rızıklandırarak kimilerine rızkı bol kimilerine de az ihsan edebilir. Üzerimize düşen gerekli tedbirleri alarak helal yollardan rızık aramaktır.